Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye’yi dünyanın siyasi ve ekonomik olarak en kuvvetli devletleri ortasına sokmaya kararlıyız. Türkiye’de bizden öteki çeyrek, yarım asır daha sonrasına ışık tutan vizyon inşası peşinde koşan, programlarını, projelerini çalışan kimse nazaranmezsiniz” dedi. Erdoğan, sultani çekirdeksiz kuru üzümün alım fiyatını 27 lira olarak belirlediklerini müjdeledi.
MANİSA (İGFA) – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Manisa’da gerçekleştirilen toplu açılış merasiminde açıklamalarda bulundu.
Manisa’da toplu açılış merasiminde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları şu biçimde:
Gaziantep’teki elim kazada ömrünü kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Aldığım resmi sayısı söylüyorum, şu anda karşımda 50 bini aşkın Manisalı var. Tarihin, medeniyetin, üretimin kenti, efelerin, zeybeklerin, yiğitlerin diyarı Manisa’yı özlemişiz. Fatih, Manisa’da aldığı eğitimle İstanbul’u fethetmişti.
Türkiye’yi dünyanın siyasi ve ekonomik olarak en kuvvetli devletleri ortasına sokmaya kararlıyız. Türkiye’de bizden diğer çeyrek, yarım asır daha sonrasına ışık tutan vizyon inşası peşinde koşan, programlarını, projelerini çalışan kimse nazaranmezsiniz. Biz bu millete aşığız. Biz bu ülkeyi seviyoruz. Bu millete ve ülkeye hizmet etmeyi en büyük beşeri rütbe olarak görüyoruz. Bunun için çalışıp çaba ediyoruz. Emeklerimizin karşılığını daima bir arada alacağımız günlere giriyoruz. Ataklara, tuzaklara karşı gayretimizi bugünler için verdik.
Eğitimden sıhhate, adaletten güce, ülkemizin alt yapısını bugünler için kurduk. Ekonomik, toplumsal, diplomatik gücünü bugünler için inşa ettik. Eğitimde bugün 81 vilayetimizin tamamında Üniversite var ise boşuna değil. bakılırsave geldik 76 üniversite vardı, artık 208 üniversitemiz var. Üniversitenin olmadığı vilayet yok.
Sağlıkta 19 tane kent hastanemiz var. Eğitim araştırma hastanemizin olmadığı vilayet, ilçe yok. Bu bir şeyi gösteriyor. Bu takım milletine aşık. Biz aşk ile koşan yorulmaz diyerek bu yolda yürüdük. Dünyanın kriz üstüne kriz yaşadığı devirde ülkemiz maksadına kararlılıkla yürüyorsa bu sayededir. Aşkımızdan kaygılıyız biz, bu milletin dertlisiyiz.
Biz Türkiye’nin geçmişi değil geleceğiyiz. Biz milletimizin hizmetkarı değil, umuduyuz. Biz ülkemiz ve milletimizin hayallerini gerçeğe dönüştürmeye talibiz. Bunun için gereken program, projeleri hazırlayan yalnızca biz varız.
Karşımızdakiler milletimize geleceği değil yalnızca eski Türkiye’yi vaat ediyorlar. Siyasi istikrar, kuvvetli iktidar, faal hizmet peşinde koşmak yerine, koalisyonların, krizlerin güzellemesini yapıyorlar. Buradan sizlere elinizi vicdanınıza koyarak hafızanızı yoklayarak karşılaştırmalar yapmanızı istiyorum. İstenen eğitim alınabilen bir Türkiye inşa ettik. Onların düzgün dediği Türkiye üst üste yığılı biçimde eğitim alınan bir Türkiye’ydi. Biz kent, devlet, özel hastaneleriyle en üst düzeyde hizmet alacağı bir Türkiye inşa ettik. Onları güzel dediği Türkiye uygun girenin hasta çıktığı, bir kutu ilaç bulunmayan bir Türkiye’ydi. Savaş Ay’ın programında Kılıçdaroğlu kuzu kuzu oturuyordu. Ay’ın sorduğu soruların yanıtını alamıyordu. Hatası Kılıçdaroğlu bu biçimdeın başbakanına attı. Bak biz devlet yönetiyoruz. 19 kent hastanesi, yüzlerce hastanemiz var.
Biz terör örgütleriyle uğraşımızı oluşturduğumuz inançlı bölgelerle sonlarımızın dışına taşıdık. Teröristler kaçıyor, biz kovalıyoruz. Onların güzel dediği Türkiye bir köyden ötekine sağ sağlim gitmenin güç olduğu bir Türkiye’ydi. Biz otoyol, havalimanı, süratli trenlerle donatarak ulaşımın süratli olduğu Türkiye inşa ettik.
İşte İstanbul-İzmir, 6,5 saatten 3 saat 15 dakikaya düştü. Manisa-İzmir Sabuncubeli Tüneli’ni kim yaptı. Evvelden Manisa-İzmir ne kadar uzaklıktı, tünelle bu kadar kısaldı.”
“goreve geldik 76 üniversite var lakin artık 208 üniversitemiz var. Üniversitemizin olmadığı vilayet yok. Sıhhatte 19 tane kent hastanemiz var. Eğitim araştıra hastanemizin olmadığı vilayet ilçe yok. Bu bir şeyi gösteriyor: Bu takım milletine aşık. Biz, ‘Aşk ile koşan yorulmaz’ diyerek bu yolda yürüdük.
Dünyanın kriz üstüne kriz yaşadığı bir devirde ülkemiz gayelerine kararlılıkla ürüyorsa işte bu yüzdendir. Kaygılıyız biz kaygılı, bu milletin dertlisiyiz. Biz, Türkiye’nin yalnızca geçmişi değil bununla birlikte geleceğiyiz. Biz, milletin yalnızca hizmetkarı değil, umuduyuz. Biz ülkemizi ve milletimizin hayallerini gerçeğe dönüştürmeye talibiz. Bunun için gereken projeleri hazırlayan yalnızca biz varız.
Karşımızdakiler milletimize geleceği değil yalnızca geçmişi yani eski Türkiye’yi vadediyorlar. Ülkeyi ileri götürmek için bir kaygısı olmayanlar, yapılanları yıkma, başarılanları boşa çıkarma haricinde bir gayret sergilemiyorlar. Siyasi istikrar, kuvvetli iktidar faal hizmet peşinde koşmak yerine kaos güzellemesi yapıyorlar. Artık, buradan sizlere elinizi vicdanınıza koyarak hafızanızı yoklayarak şu karşılaştırmaları yapmanızı istiyorum. Biz her evladımızın her düzeyde istediği eğitimi alabilen bir Türkiye inşa ettik.
Onların yeterli dediği Türkiye, çocuklarımızın üst üste yığılı bir biçimde eğitim almaya çalıştığı, üniversiteye girmenin bir ayrıcalık olduğu bir Türkiye’ydi. Biz, her vatandaşımıza kent hastaneleriyle, devlet hastaneleriyle en üst düzeyde hizmet alacağı bir Türkiye inşa ettik. Onların yeterli dediği Türkiye sağlam girenin hasta çıktığı, her tarafı tel tel dökülen bırakın tabibi bir kutu ilacı bile bulmanın güç olduğu Türkiye’ydi.
Biz, terör örgütleriyle çabamızda oluşturduğumuz inançlı bölgelerle sonlarımızın dışına taştık. Teröristlerin başlarına bomba düşme kabusuyla inlerinden çıkamadığı bir Türkiye inşa ettik. Şu anda Gabar’da biz varız ,Cud’de biz varız, Tendürek’te biz varız. Teröristler kaçıyor, biz kovalıyoruz.
Onların âlâ dediği Türkiye, bir köyden başkasına sağ salim gitmenin dahi güç olduğu bir Türkiye’ydi. Biz ülkemizi baştan başa bölünmüş yollarla, otoyollarla havalimanlarıyla, süratli tren raylarıyla donatarak ulaşımın süratli, konforlu ve inançlı bir hale geldiği bir Türkiye inşa ettik.
Onların güzel dediği Türkiye yolların delik deşik olduğu her gün onlarca insanın kazalarda can verdiği, lojistik kahrının üretimi ve ticareti baltaladığı bir Türkiye’ydi. Biz sanayimizi her alanda kendimizle birlikte tüm dünyaya üretim yapacak düzeye getiren, kendi arabasını üretebilecek kabiliyete kavuşan bir Türkiye inşa ettik. Artık bu yılın sonunda inşallah kendi arabamızı üretiyoruz.
Geçen yıl 13 lira olan sultani çekirdeksiz kuru üzümün alım fiyatını 27 lira olarak belirledik.
MANİSA (İGFA) – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Manisa’da gerçekleştirilen toplu açılış merasiminde açıklamalarda bulundu.
Manisa’da toplu açılış merasiminde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları şu biçimde:
Gaziantep’teki elim kazada ömrünü kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Aldığım resmi sayısı söylüyorum, şu anda karşımda 50 bini aşkın Manisalı var. Tarihin, medeniyetin, üretimin kenti, efelerin, zeybeklerin, yiğitlerin diyarı Manisa’yı özlemişiz. Fatih, Manisa’da aldığı eğitimle İstanbul’u fethetmişti.
Türkiye’yi dünyanın siyasi ve ekonomik olarak en kuvvetli devletleri ortasına sokmaya kararlıyız. Türkiye’de bizden diğer çeyrek, yarım asır daha sonrasına ışık tutan vizyon inşası peşinde koşan, programlarını, projelerini çalışan kimse nazaranmezsiniz. Biz bu millete aşığız. Biz bu ülkeyi seviyoruz. Bu millete ve ülkeye hizmet etmeyi en büyük beşeri rütbe olarak görüyoruz. Bunun için çalışıp çaba ediyoruz. Emeklerimizin karşılığını daima bir arada alacağımız günlere giriyoruz. Ataklara, tuzaklara karşı gayretimizi bugünler için verdik.
Eğitimden sıhhate, adaletten güce, ülkemizin alt yapısını bugünler için kurduk. Ekonomik, toplumsal, diplomatik gücünü bugünler için inşa ettik. Eğitimde bugün 81 vilayetimizin tamamında Üniversite var ise boşuna değil. bakılırsave geldik 76 üniversite vardı, artık 208 üniversitemiz var. Üniversitenin olmadığı vilayet yok.
Sağlıkta 19 tane kent hastanemiz var. Eğitim araştırma hastanemizin olmadığı vilayet, ilçe yok. Bu bir şeyi gösteriyor. Bu takım milletine aşık. Biz aşk ile koşan yorulmaz diyerek bu yolda yürüdük. Dünyanın kriz üstüne kriz yaşadığı devirde ülkemiz maksadına kararlılıkla yürüyorsa bu sayededir. Aşkımızdan kaygılıyız biz, bu milletin dertlisiyiz.
Biz Türkiye’nin geçmişi değil geleceğiyiz. Biz milletimizin hizmetkarı değil, umuduyuz. Biz ülkemiz ve milletimizin hayallerini gerçeğe dönüştürmeye talibiz. Bunun için gereken program, projeleri hazırlayan yalnızca biz varız.
Karşımızdakiler milletimize geleceği değil yalnızca eski Türkiye’yi vaat ediyorlar. Siyasi istikrar, kuvvetli iktidar, faal hizmet peşinde koşmak yerine, koalisyonların, krizlerin güzellemesini yapıyorlar. Buradan sizlere elinizi vicdanınıza koyarak hafızanızı yoklayarak karşılaştırmalar yapmanızı istiyorum. İstenen eğitim alınabilen bir Türkiye inşa ettik. Onların düzgün dediği Türkiye üst üste yığılı biçimde eğitim alınan bir Türkiye’ydi. Biz kent, devlet, özel hastaneleriyle en üst düzeyde hizmet alacağı bir Türkiye inşa ettik. Onları güzel dediği Türkiye uygun girenin hasta çıktığı, bir kutu ilaç bulunmayan bir Türkiye’ydi. Savaş Ay’ın programında Kılıçdaroğlu kuzu kuzu oturuyordu. Ay’ın sorduğu soruların yanıtını alamıyordu. Hatası Kılıçdaroğlu bu biçimdeın başbakanına attı. Bak biz devlet yönetiyoruz. 19 kent hastanesi, yüzlerce hastanemiz var.
Biz terör örgütleriyle uğraşımızı oluşturduğumuz inançlı bölgelerle sonlarımızın dışına taşıdık. Teröristler kaçıyor, biz kovalıyoruz. Onların güzel dediği Türkiye bir köyden ötekine sağ sağlim gitmenin güç olduğu bir Türkiye’ydi. Biz otoyol, havalimanı, süratli trenlerle donatarak ulaşımın süratli olduğu Türkiye inşa ettik.
İşte İstanbul-İzmir, 6,5 saatten 3 saat 15 dakikaya düştü. Manisa-İzmir Sabuncubeli Tüneli’ni kim yaptı. Evvelden Manisa-İzmir ne kadar uzaklıktı, tünelle bu kadar kısaldı.”
“goreve geldik 76 üniversite var lakin artık 208 üniversitemiz var. Üniversitemizin olmadığı vilayet yok. Sıhhatte 19 tane kent hastanemiz var. Eğitim araştıra hastanemizin olmadığı vilayet ilçe yok. Bu bir şeyi gösteriyor: Bu takım milletine aşık. Biz, ‘Aşk ile koşan yorulmaz’ diyerek bu yolda yürüdük.
Dünyanın kriz üstüne kriz yaşadığı bir devirde ülkemiz gayelerine kararlılıkla ürüyorsa işte bu yüzdendir. Kaygılıyız biz kaygılı, bu milletin dertlisiyiz. Biz, Türkiye’nin yalnızca geçmişi değil bununla birlikte geleceğiyiz. Biz, milletin yalnızca hizmetkarı değil, umuduyuz. Biz ülkemizi ve milletimizin hayallerini gerçeğe dönüştürmeye talibiz. Bunun için gereken projeleri hazırlayan yalnızca biz varız.
Karşımızdakiler milletimize geleceği değil yalnızca geçmişi yani eski Türkiye’yi vadediyorlar. Ülkeyi ileri götürmek için bir kaygısı olmayanlar, yapılanları yıkma, başarılanları boşa çıkarma haricinde bir gayret sergilemiyorlar. Siyasi istikrar, kuvvetli iktidar faal hizmet peşinde koşmak yerine kaos güzellemesi yapıyorlar. Artık, buradan sizlere elinizi vicdanınıza koyarak hafızanızı yoklayarak şu karşılaştırmaları yapmanızı istiyorum. Biz her evladımızın her düzeyde istediği eğitimi alabilen bir Türkiye inşa ettik.
Onların yeterli dediği Türkiye, çocuklarımızın üst üste yığılı bir biçimde eğitim almaya çalıştığı, üniversiteye girmenin bir ayrıcalık olduğu bir Türkiye’ydi. Biz, her vatandaşımıza kent hastaneleriyle, devlet hastaneleriyle en üst düzeyde hizmet alacağı bir Türkiye inşa ettik. Onların yeterli dediği Türkiye sağlam girenin hasta çıktığı, her tarafı tel tel dökülen bırakın tabibi bir kutu ilacı bile bulmanın güç olduğu Türkiye’ydi.
Biz, terör örgütleriyle çabamızda oluşturduğumuz inançlı bölgelerle sonlarımızın dışına taştık. Teröristlerin başlarına bomba düşme kabusuyla inlerinden çıkamadığı bir Türkiye inşa ettik. Şu anda Gabar’da biz varız ,Cud’de biz varız, Tendürek’te biz varız. Teröristler kaçıyor, biz kovalıyoruz.
Onların âlâ dediği Türkiye, bir köyden başkasına sağ salim gitmenin dahi güç olduğu bir Türkiye’ydi. Biz ülkemizi baştan başa bölünmüş yollarla, otoyollarla havalimanlarıyla, süratli tren raylarıyla donatarak ulaşımın süratli, konforlu ve inançlı bir hale geldiği bir Türkiye inşa ettik.
Onların güzel dediği Türkiye yolların delik deşik olduğu her gün onlarca insanın kazalarda can verdiği, lojistik kahrının üretimi ve ticareti baltaladığı bir Türkiye’ydi. Biz sanayimizi her alanda kendimizle birlikte tüm dünyaya üretim yapacak düzeye getiren, kendi arabasını üretebilecek kabiliyete kavuşan bir Türkiye inşa ettik. Artık bu yılın sonunda inşallah kendi arabamızı üretiyoruz.
Geçen yıl 13 lira olan sultani çekirdeksiz kuru üzümün alım fiyatını 27 lira olarak belirledik.