Sude
New member
Çöpele Nedir? – Bir Hikâyenin İçinde Kaybolmak
Selam dostlar,
Uzun zamandır yazmak istediğim bir konuyu bugün sizlerle paylaşmak istiyorum. Belki birçoğunuz “çöpele” kelimesini duymamışsınızdır ya da duydunuz ama ne hissettirdiğini tam bilemiyorsunuzdur. Ben de yıllar önce, hayatımın en karmaşık döneminde bu kelimenin içine düştüm. “Çöpele” bir kelimeden çok daha fazlasıydı; içimde bir ağırlık, bir boşluk, bir suskunluktu.
Bugün size bir hikâye anlatmak istiyorum… Belki kendinizi bir yerinde bulursunuz, belki bir cümlesi sizden bir şey taşır. Ama şunu garanti ediyorum: Bu hikâyenin sonunda “çöpele” sizin için sadece bir kelime olmayacak.
---
Bir Akşamüstü – Yorgun Bir Adam ve Sessiz Bir Kadın
Emir, uzun bir iş gününün ardından eve dönerken kafasının içi tıpkı İstanbul trafiği gibiydi. Bitmeyen toplantılar, çözülmeyen sorunlar, yetişmeyen projeler… Hayat, ondan hep çözüm bekliyordu. Her şeyin bir mantığı, bir planı, bir stratejisi olmalıydı. Emir’e göre sorunların duygusal yönüyle uğraşmak zaman kaybıydı; önemli olan, çözümü bulmaktı.
Eve geldiğinde Elif salonda sessizce oturuyordu. Elinde eski bir defter, gözleri sayfalara değil, uzaklara dalmıştı. Emir kapıyı kapattığında Elif başını kaldırdı.
— “Hoş geldin,” dedi, yorgun bir tebessümle.
— “Hoş bulduk. Ne oldu, yüzün asık?”
Elif bir süre sustu, sonra fısıldadı:
— “Bir şeyleri çöpeledim bugün.”
Emir anlamadı.
— “Nasıl yani, temizlik mi yaptın?”
Elif gülümsedi, ama o gülümsemenin içinde bir yorgunluk vardı.
— “Hayır Emir, temizlik değil. Hislerimi, umutlarımı, içimdeki bazı şeyleri çöpeledim. Artık taşımak ağır geldi.”
Emir derin bir nefes aldı. Kadınların bu kadar duygusal olmasına bazen anlam veremiyordu. “Bir problem varsa çözersin,” diye düşündü içinden. Ama Elif’in gözlerinde öyle bir boşluk vardı ki, o an kendi stratejik dünyası sarsıldı.
---
“Çöpele” – Kalbin Sessiz İsyanı
O gece Elif uyuyamadı. Emir yan odada bilgisayarıyla meşguldü; mail yazıyor, plan yapıyor, bir şeyleri “yetiştirmeye” çalışıyordu. Oysa Elif için o an, hiçbir şey yetişmiyordu.
“Çöpele” dediği şey aslında bir isyandı. Hayatın adaletsizliğine, sevilip de anlaşılmamaya, sessizliğine... Kadınlar bazen susarak haykırır, değil mi? İşte Elif de öyle haykırıyordu. Kalbini boşaltıyor, duygularını biriktirdiği çekmeceleri bir bir açıp içindekileri “çöpe” atıyordu.
Emir ise hâlâ “nasıl düzeltirim” diye düşünüyordu.
Erkeklerin dünyasında duygular bir denklem gibidir: Sebep, sonuç, çözüm.
Kadınların dünyasında ise bir hikâyedir: Başlangıç, gelişme, derinlik, his.
İkisi de haklıydı aslında, ama birbirini duyamıyorlardı.
---
Bir Sabahın Ardından Gelen Sessizlik
Sabah olduğunda Elif kahvaltıyı hazırlamıştı. Sessizdi.
Emir masaya oturdu, çaydan bir yudum aldı ve sonunda sordu:
— “Dün gece söylediklerin... O ‘çöpeledim’ lafı... Gerçekten ne demekti?”
Elif gözlerini kaldırmadan konuştu:
— “Çöpele, bir şeyleri içimde öldürmek demek. Umutları, beklentileri, bazen sevgiyi bile... Herkesin içinde bir çöpele zamanı gelir Emir. İnsan artık savaşmaktan, anlatmaktan, beklemekten yorulur.”
Emir suskunlaştı. İlk kez çözüm bulamadığı bir cümlenin ortasında kaldı.
Belki de bazı şeylerin çözümü yoktu, sadece anlamak gerekiyordu.
---
Erkek Mantığı ve Kadın Kalbi
Forumdaşlar, siz hiç “çöpelediniz” mi bir şeyi?
Bir duyguyu, bir hayali, bir insanı...
Emir’in dünyasında sorun çözülmezse o ilişki bitmiş sayılırdı.
Elif’in dünyasında ise anlaşılmadığında zaten bitmişti.
Erkek mantığı plan yapar, analiz eder, “nasıl düzeltebiliriz?” diye sorar.
Kadın kalbi ise “neden hâlâ anlamadın?” diye sızlar.
İşte “çöpele” tam da bu iki dünyanın kesiştiği yerdir.
Bir taraf hesap yaparken, diğer taraf kalbini boşaltır.
---
Ve O Gün, Emir de Çöpeledi
Bir hafta sonra Emir, işten dönerken arabasını yol kenarına çekti. Motoru kapattı.
Bir anda her şey sustu. O an, Elif’in sessizliğini anladı.
Kendini dinlemeyi unutmuştu.
Eve vardığında Elif’in defterini buldu.
İçinde bir cümle yazıyordu:
“Sevilmek yetmiyor bazen, anlaşılmak da gerekiyor.”
O gece Emir bilgisayarını kapattı, hiçbir şey planlamadı.
Sadece yanına oturdu, elini tuttu ve dedi ki:
— “Belki ben de bazı duygularımı çöpeledim Elif.
Ama eğer istersen birlikte geri çıkarabiliriz.”
O an, çöpele kelimesi bir yıkım değil, yeniden doğuştu.
---
Forumdaşlar, Söz Sizde...
Benim hikâyem böyle. Belki “çöpele” sizin için başka bir anlama gelir.
Belki siz, bir dostunuzu, bir aşkı, bir hayali çöpelediniz.
Belki hâlâ içindesiniz o sessiz boşluğun.
Ama şunu unutmayın:
“Çöpele” bazen bitiş değil, arınmadır.
Bazen bir kadının sessiz çığlığı, bazen bir erkeğin geç kalan fark edişidir.
Siz hiç çöpelediniz mi bir şeyi?
Yoksa hâlâ tutuyor musunuz, gitmesine izin vermeden?
Yorumlarınızı merak ediyorum...
Belki birlikte “çöpele”nin ağırlığını biraz hafifletebiliriz.
Selam dostlar,
Uzun zamandır yazmak istediğim bir konuyu bugün sizlerle paylaşmak istiyorum. Belki birçoğunuz “çöpele” kelimesini duymamışsınızdır ya da duydunuz ama ne hissettirdiğini tam bilemiyorsunuzdur. Ben de yıllar önce, hayatımın en karmaşık döneminde bu kelimenin içine düştüm. “Çöpele” bir kelimeden çok daha fazlasıydı; içimde bir ağırlık, bir boşluk, bir suskunluktu.
Bugün size bir hikâye anlatmak istiyorum… Belki kendinizi bir yerinde bulursunuz, belki bir cümlesi sizden bir şey taşır. Ama şunu garanti ediyorum: Bu hikâyenin sonunda “çöpele” sizin için sadece bir kelime olmayacak.
---
Bir Akşamüstü – Yorgun Bir Adam ve Sessiz Bir Kadın
Emir, uzun bir iş gününün ardından eve dönerken kafasının içi tıpkı İstanbul trafiği gibiydi. Bitmeyen toplantılar, çözülmeyen sorunlar, yetişmeyen projeler… Hayat, ondan hep çözüm bekliyordu. Her şeyin bir mantığı, bir planı, bir stratejisi olmalıydı. Emir’e göre sorunların duygusal yönüyle uğraşmak zaman kaybıydı; önemli olan, çözümü bulmaktı.
Eve geldiğinde Elif salonda sessizce oturuyordu. Elinde eski bir defter, gözleri sayfalara değil, uzaklara dalmıştı. Emir kapıyı kapattığında Elif başını kaldırdı.
— “Hoş geldin,” dedi, yorgun bir tebessümle.
— “Hoş bulduk. Ne oldu, yüzün asık?”
Elif bir süre sustu, sonra fısıldadı:
— “Bir şeyleri çöpeledim bugün.”
Emir anlamadı.
— “Nasıl yani, temizlik mi yaptın?”
Elif gülümsedi, ama o gülümsemenin içinde bir yorgunluk vardı.
— “Hayır Emir, temizlik değil. Hislerimi, umutlarımı, içimdeki bazı şeyleri çöpeledim. Artık taşımak ağır geldi.”
Emir derin bir nefes aldı. Kadınların bu kadar duygusal olmasına bazen anlam veremiyordu. “Bir problem varsa çözersin,” diye düşündü içinden. Ama Elif’in gözlerinde öyle bir boşluk vardı ki, o an kendi stratejik dünyası sarsıldı.
---
“Çöpele” – Kalbin Sessiz İsyanı
O gece Elif uyuyamadı. Emir yan odada bilgisayarıyla meşguldü; mail yazıyor, plan yapıyor, bir şeyleri “yetiştirmeye” çalışıyordu. Oysa Elif için o an, hiçbir şey yetişmiyordu.
“Çöpele” dediği şey aslında bir isyandı. Hayatın adaletsizliğine, sevilip de anlaşılmamaya, sessizliğine... Kadınlar bazen susarak haykırır, değil mi? İşte Elif de öyle haykırıyordu. Kalbini boşaltıyor, duygularını biriktirdiği çekmeceleri bir bir açıp içindekileri “çöpe” atıyordu.
Emir ise hâlâ “nasıl düzeltirim” diye düşünüyordu.
Erkeklerin dünyasında duygular bir denklem gibidir: Sebep, sonuç, çözüm.
Kadınların dünyasında ise bir hikâyedir: Başlangıç, gelişme, derinlik, his.
İkisi de haklıydı aslında, ama birbirini duyamıyorlardı.
---
Bir Sabahın Ardından Gelen Sessizlik
Sabah olduğunda Elif kahvaltıyı hazırlamıştı. Sessizdi.
Emir masaya oturdu, çaydan bir yudum aldı ve sonunda sordu:
— “Dün gece söylediklerin... O ‘çöpeledim’ lafı... Gerçekten ne demekti?”
Elif gözlerini kaldırmadan konuştu:
— “Çöpele, bir şeyleri içimde öldürmek demek. Umutları, beklentileri, bazen sevgiyi bile... Herkesin içinde bir çöpele zamanı gelir Emir. İnsan artık savaşmaktan, anlatmaktan, beklemekten yorulur.”
Emir suskunlaştı. İlk kez çözüm bulamadığı bir cümlenin ortasında kaldı.
Belki de bazı şeylerin çözümü yoktu, sadece anlamak gerekiyordu.
---
Erkek Mantığı ve Kadın Kalbi
Forumdaşlar, siz hiç “çöpelediniz” mi bir şeyi?
Bir duyguyu, bir hayali, bir insanı...
Emir’in dünyasında sorun çözülmezse o ilişki bitmiş sayılırdı.
Elif’in dünyasında ise anlaşılmadığında zaten bitmişti.
Erkek mantığı plan yapar, analiz eder, “nasıl düzeltebiliriz?” diye sorar.
Kadın kalbi ise “neden hâlâ anlamadın?” diye sızlar.
İşte “çöpele” tam da bu iki dünyanın kesiştiği yerdir.
Bir taraf hesap yaparken, diğer taraf kalbini boşaltır.
---
Ve O Gün, Emir de Çöpeledi
Bir hafta sonra Emir, işten dönerken arabasını yol kenarına çekti. Motoru kapattı.
Bir anda her şey sustu. O an, Elif’in sessizliğini anladı.
Kendini dinlemeyi unutmuştu.
Eve vardığında Elif’in defterini buldu.
İçinde bir cümle yazıyordu:
“Sevilmek yetmiyor bazen, anlaşılmak da gerekiyor.”
O gece Emir bilgisayarını kapattı, hiçbir şey planlamadı.
Sadece yanına oturdu, elini tuttu ve dedi ki:
— “Belki ben de bazı duygularımı çöpeledim Elif.
Ama eğer istersen birlikte geri çıkarabiliriz.”
O an, çöpele kelimesi bir yıkım değil, yeniden doğuştu.
---
Forumdaşlar, Söz Sizde...
Benim hikâyem böyle. Belki “çöpele” sizin için başka bir anlama gelir.
Belki siz, bir dostunuzu, bir aşkı, bir hayali çöpelediniz.
Belki hâlâ içindesiniz o sessiz boşluğun.
Ama şunu unutmayın:
“Çöpele” bazen bitiş değil, arınmadır.
Bazen bir kadının sessiz çığlığı, bazen bir erkeğin geç kalan fark edişidir.
Siz hiç çöpelediniz mi bir şeyi?
Yoksa hâlâ tutuyor musunuz, gitmesine izin vermeden?
Yorumlarınızı merak ediyorum...
Belki birlikte “çöpele”nin ağırlığını biraz hafifletebiliriz.