Arama sonuçlarınız

Kernberg bu kitabında Kohut’u yıkıcılığa ve saldırganlığa incelemeye imkan vermemesi sebebiyle eleştiriyor. Şiddetli transfer ve karşı transferi terapinin aslı olarak kıymetlendirerek bunları tüm kitap boyunca ele almış. Narsisistin, savunma bakımından sınırduruma benzediğini lakin sınırdurumdan...

Bu eser Freud’un 1895 ve 1901 yılları içinde Freud’un, psikanalizi keşfetmesi üzerine kurulmuş. Freud’un kendi hayallerinin sistematik yorumunu arkadaşı W. Fliess ile paylaşmış, Fliess’in katıldığı istikametlerini ve eleştirisini istemiştir. Didier Anzieu,Freud’un psişik aygıtın üçlü yapısı...

Fransız psikanalist bu yapıtında, fallik periyotta baba ile özdeşleşememenin yarattığı sonuçlara (sapıklık, aşk, küme, sanat) ve ben ideali ile üstben içindeki benzerlik ve ayrılıkları çeşitli psikanalistlerin görüşlerine de dayanarak incelemiş. Ben ideali: Birincil narsisizmin, Üstben: Öidipal...

Kitabın az sayfadan oluşması kimseyi yanıltmamalı, hadım edilme kompleksi lakin bu kadar sade (ayrıca çevirmenin başarısı yardımıyla) ve dolu dolu anlatılabilirdi. Kendisi açıkça Freud’un kuramına katıldığını belirtse de öbür değerli psikanalistlerin görüşlerini de kitabına eklemekten geri...

Kohut, Öidipal sürecin merkezi pozisyonunu kabul etmeyerek yeni bir merkezi pozisyon ortaya koymuştur. Öidipal devir bir merkez değildir, nevrotik çatışmalar için üreme alanıdır der. ‘’Kendilik’’ merkezdedir. Lakin kendilik asla tam olarak anlatılamaz ve tam olarak çözümlenemez bir yapıdadır...

Narsisizmin, erken eşduyum alaka yetersizliği olduğunu sav ederek başlamış kitabına Kohut. Cinselliğin ve saldırganlığın patolojik hale geldiği durumlara kendilik çözülmesi ismini vermiş. Terapide ‘’biz ortasındaki ben deneyimi’’ olgusuna ehemmiyet vermiş. Terapist, danışan karşısında; yıkılmaz...

Çeviride kusurlar olsa da, kendilik konusunu pek anlaşılır biçimde anlatılmış. Masterson; borderline ve narsisistik bozuklukların ‘’kişileri desteklemekte ve kabullenmekten uzak yetersiz çevrede’’ geliştiğini söylüyor. Preödipal sürece odaklanarak ve kendi tekniği ‘’iletişimsel örtüşme’’ ile...

Bion, psikotik hastaları psikanaliz tekniğinde değişiklik yapmadan tedavi eden birinci analistlerden biridir. Bion fikirlerin beklentiyle gerçeğin örtüşmesinden doğduğunu, anne bu niyetlerin doğmasına aracılık ettiğini ve fikrin sırasıyla ‘’ön kavrayışın-kavrayış-düşünme’’oluştuğunu söz eder...

Guntrip bu yapıtında kişinin haz odaklı değil ilgi odaklı bir yapıya sahip olduğunu savunarak başlamış. Haz obje için bir işaret levhasıdır. (Fairbairn) Ömür lakin obje ilgileri ile mana bulur, münasebet olmadan ben gelişemez. Psikonevrozların aslında şizoide mani olmak için bir savunma...

Winnicott, her ne kadar Freud’dan ayrılmadım dese bile, ‘’Freud için maksat kıymetliydi obje değil’’ diyerek eleştirisini lisana getirmiş. Kleincı çizgiden ilerleyerek psikanalize ‘’oyun’’ kavramı hakkında değerli bilgiler kazandırmıştır. Çocuğun bütünleşmemiş, dağınık tecrübeler yaşadığını...

Mahler’e göre hayatın birinci birkaç yılında gelişim evrelerinin muvaffakiyetle tamamlanması, ayrılma ve bireyleşme ile sonuçlanır. Ayrılık, anniçin zihinsel olarak ayrılmanın içsel sürecini söz ederken, bireyleşme gelişen bir benlik kavramını tabir eder. Bunlar büyük ölçüde annenin çocuğa karşı...

İçgüdüsel olarak göğüs, beslenmenin, hatta hayatın kendisinin kaynağı olarak hissedilir. Olağan bebek gelişmeninde, “meme” içe yansıtılır ve egoda inançlı bir biçimde temel alır.. Bu, egonun çekirdeğinin oluşmasına niye olur ve tatmin edici büyüme ve gelişimin temeli atılmış olur. Bebeğin erken...

Bowbly bu yapıtı yazma niçinini, insan gelişmeninin en kıymetli evresinin 0-3 yaş içinde olduğunu ve bunun en değerli sebebinin ”bağlanma” ilgisi olduğunu açıklamış. Bebeğin ağlama evrelerini 3’e ayırarak (protesto, ümitsizlik, kopma) her bir cihanın bağlanma gereksiniminin yansıması olduğunu...

Erikson bu kitabında Freud’un 5 evreli psikoseksüel gelişim kuramının kâfi olmayacağını düşünüp bu evreye 3 evre daha ekleyip, Freud’un bilakis gelişmenin ömür uzunluğu olduğunu savunuyor. Her kainatın kazanılması gereken bir kişilik ögesi vardır ve kazanılması gerekenlere; sintonik...

Heinz Hartmann, ego psikolojisinin aslında psikanalizden farklı bir kuram olmadığını psikanalizin egoya vermesi gereken kıymeti deklare ettiğını savunarak psikanalizden ayrılamayacağını savunuyor. Anna Freud’un ”Egonun bilinçsiz alanı” terimine ”Ego’nun çatışmasız alanı” eklemesini yapıyor...

Anna Freud, bu kitabı 1936 yılında babası Sigmund Freud’un sekseninci doğum gününde armağan olarak yayımladı. Eksiksiz bir doğum günü ikramı olsa gerek. Babasının gurur duyarak lakin ”yadsıma” konusunu biraz gülümseyerek okuduğunu düşünmekten kendimi alamadım açıkçası. ”Ergenlik” kısmını...

Volkan bu yapıtının konusu bu sefer kendi analizanı değil. Dr.Pine’a süpervizör olduğunu görüyoruz. Analizanın ismi Peter. Üvey babası olan Gregory’nin kendi travmalı benlik imgesini Peter’a ‘’yığdığını’’ görüyoruz. Bu durum annesi ve anneannesi tarafınca bağımlılıkla yetişen Peter’ın bir savaş...

Eserde Hamilton’un geçmişine uzanıyoruz. Hamilton’un tek bir anne figürü yerine üç anne figürüyle çocukluğunu geçirmesiyle bir arada, bütünleştirilememiş bir anne imgesi yaratamamasının sonuçlarını psikopatolojik olarak görme bahtını yakalıyoruz. Volkan, her çocuğun olağan gelişmeninde...

Jane’in divanda yaşadığı tecrübe kitaba ismini vermiş: Kozmik Kahkaha; annenin göğsünün (aktarımda analistin) doyurucu bir nesniçin doyurucu olmayan bir objeye birdenbire değişmesinin niye olduğu ve libidinal ve/veya saldırgan dürtülerle irtibatlı ilkel hislerin patlamasını temsil etmiştir...

Ogden kitabında psikanalizi nasıl düşündüğünü kısa ve öz bir biçimde lisana getirmiş ve detaylı bir klinik örnek sunuyor. Her danışanın bilinçsizce (ve ikircikli olarak) kendi ‘’rüyasını görmeyen ve düşlenemeyen rüyalarını’’ ve “kabuslarını” (duygusal tecrübenin acısı kapasitesini aştığında...