Allah'a iman eden insan nasıl olur ?

Aylin

New member
Allah’a İman Eden İnsan Nasıl Olur? Biraz Mizah, Biraz Derinlik, Bolca Samimiyet!

Selam sevgili forumdaşlar!

Bugün biraz ciddi, biraz komik, biraz da düşündürücü bir konuyu masaya yatırıyoruz: “Allah’a iman eden insan nasıl olur?”

Ama korkmayın, burası bir vaaz kürsüsü değil — daha çok kahkaha eşliğinde düşünme köşesi! Hem biraz tebessüm edelim, hem de içten içe “Ben acaba imanımı nasıl yaşıyorum?” diye bir beyin jimnastiği yapalım.

Hazırsanız, çayınızı alın, koltuğunuza yayılın. Bu yazı ne bir ilahiyat kitabı kadar akademik, ne de bir karikatür kadar yüzeysel olacak. İmanla mizah, yani gönül ile gülüş birleşince ne olur? Gelin birlikte bakalım.

---

İmanlı İnsan: “Hata Yaparım Ama Reset Tuşum Dua!”

Allah’a iman eden insan kusursuz değildir, ama hatasının farkına vardığında “Ctrl+Alt+Tövbe” kombinasyonunu iyi bilir.

Sabah işe geç kalır, trafik sıkışır, sinirlenir... ama sonra içinden bir ses der ki:

“Sabır, sabır… belki de bu gecikme beni görünmez bir kazadan koruyordur.”

İşte bu iç ses, imanlı insanın asıl pusulasıdır.

İman, sürekli pozitif olmak değil; negatif anlarda bile bir anlam arayabilmektir.

Ve bazen bu anlam, komik bir şekilde karşımıza çıkar. Mesela telefonun şarjı %1’e düşer, tam orada “Şükür, bari çekiyor!” diyebilmek… işte iman orada bile mizahı elden bırakmamaktır.

---

Erkeklerin Stratejik İmanı: “Plan A Olmazsa Dua B’ye Geç!”

Erkekler genelde iman konusuna da proje mantığıyla yaklaşır.

“Ben Allah’a inanıyorum ama önce bir plan yapayım, dua da yedek plan olarak dursun.”

Bir erkek evde musluk bozulsa bile önce kendisi tamir etmeye çalışır; çünkü stratejiktir, çözüm odaklıdır.

Ama o musluk ısrarla damlatmaya devam edince, sonunda göğe bakıp der ki:

“Ya Rabbi, bu musluğun sabrını bana da ver!”

İşte o an, o adam imanla mizahın kesişim noktasındadır.

Plan A çökmüştür, ama Dua B devrededir.

Ve bazen en güzel strateji, kontrolü bırakabilmektir. Çünkü iman, “ben hallederim” demekten “O halleder” demeye geçmektir.

---

Kadınların Empatik İmanı: “Dua Etmeden Önce Herkese Sorarım, Sonra Rabbime”

Kadınlar, iman konusunda da ilişki odaklıdır.

Bir şey dilerken önce “Acaba komşunun da ihtiyacı var mı?”, “Çocuğun sınavı nasıl geçti?”, “Annemin tansiyonu düşmesin” der… sonra kendi duasına geçer.

İman onlar için sadece bireysel bir hal değil, toplumsal bir bağdır.

Mesela, bir kadın yağmur duası eder ama yanına mutlaka “çiftçilerin yüzü gülsün” ekler.

Kendi duasını başkasının duasıyla süsler.

Erkek “Ya Rabbi, işim rast gitsin” derken, kadın “Ya Rabbi, patronum da iyi bir insan olsun” diye dua eder.

Empati, onların imanının doğal parçasıdır — kalp merkezli bir Wi-Fi bağlantısı gibi.

---

İmanlı İnsan Gülümser: Çünkü Kainatın Mizahını Görür

Allah’a iman eden insan, sadece ciddiyetin değil, mizahın da farkındadır.

Evrenin işleyişinde bile ince bir mizah vardır:

– Kediler iple oynarken kendilerini kahraman sanır.

– İnsanlar “kader” diye üzüldükleri olayların ardından “iyi ki olmuş” der.

– Ve bazen yağmur tam saçını yaptırdığın gün yağar, ama o an gökkuşağı çıkar.

İman, işte bu mizahı fark edebilmektir:

“Her şey planlı, ama ben o planın bir parçasıyım” diyebilmektir.

İmanlı insanın kalbi kırılır, ama espri yeteneği kırılmaz. Çünkü bilir ki: “Hayat sınavsa, ben de esprili bir öğrenciyim.”

---

Kadın-Erkek Farkı: Dua ve Taktiğin Dansı

Kadınlar dua ederken derinleşir, erkekler dua ederken strateji kurar.

Kadın: “Allah’ım, sevdiğim kişiyle aramızdaki iletişimi güçlendir.”

Erkek: “Allah’ım, o mesajı okusun ama hemen yazmasın, az merak etsin.”

Görüyor musunuz? İman bile kadın ve erkek beyninde farklı protokollerle işliyor.

Ama bu fark güzeldir. Çünkü biri ilişki kurar, diğeri çözüm arar.

Ve Allah her iki yolu da sever — çünkü her biri farklı bir samimiyet taşır.

Birinin gözyaşı, diğerinin sabrı; birinin merhameti, diğerinin metaneti… hepsi imanın farklı dilleridir.

---

İmanlı İnsan, Sosyal Adaletin Komik Tarafını da Görür

İman sadece bireysel bir inanç değil, sosyal bir duruştur da.

Mesela, otobüste yaşlı birine yer verip “sevap puanı kazandım” diye içinden sevinmek — hem tatlı bir mizah hem güzel bir farkındalıktır.

Ya da markette sırada beklerken “Bu sabırla cennette ön sırayı hak ettim” diye düşünmek…

İşte iman, gündelik hayatın küçük esprilerinde bile saklıdır.

Sosyal adalet, sadece büyük sistemlerde değil; market kasasında, trafikte, sosyal medyada bile başlar.

Ve imanlı insan, her yerde adil olmayı — ama kendine gülmeyi — unutmaz.

---

Forumdaşlara Birkaç Gülümseten Soru

– Dua ederken hiç “Ben şimdi çok mu detaylı istedim?” diye düşündüğünüz oldu mu?

– Erkek forumdaşlar: “Taktik dua” kavramı sizce mantıklı mı?

– Kadın forumdaşlar: “Allah’ım bana sabır ver ama hemen ver!” diye dua ettiniz mi?

– Günlük hayatta Allah’a imanınızı hangi küçük esprilerle süslüyorsunuz?

Yazın forumdaşlar, çünkü bazen bir tebessüm, bir tefsir kadar etkili olur!

---

Son Söz: İman Ciddiyet Değil, Ciddiye Alınan Bir Gülümsemedir

Allah’a iman eden insan, her şeye ciddiyetle değil, ciddiyetle gülümseyerek bakar.

Çünkü bilir ki, Allah insanı ağlaması kadar gülmesiyle de sınar.

Birine yardım ederken, bir çocuğa sarılırken, ya da yolda bir çiçeği fark ederken kalbiyle “Elhamdülillah” der.

İman, bazen sessiz bir şükürdür; bazen kahkahaların arasına gizlenmiş bir teslimiyet.

Kısacası, imanlı insan öyle biridir ki; gülüşünde bile bir dua saklıdır.

Ve belki de en güzel iman, tebessümle söylenen bir “amin”dir.
 
Üst