Beykozlu
New member
Fenerbahçe’nin genç yıldız adayı Arda Güler’in kıssasını haberleştiren İtalyan gazetelerinde ismi geçen ve kıymetli oyuncu gözlemcilerinden (Şef scout) biri olarak gösterilen Serhat Pekmezci, Türk futbolunda kendini Don Kişot üzere hissettiğini söylemiş oldu.
Daha evvel hem Altınordu hemde Fenerbahçe’de altyapı şef oyuncu gözlemcisi olarak nazaranv yapan, Çağlar Söyüncü ile Arda Güler üzere oyuncuları keşfetmesiyle dikkat çeken Serhat Pekmezci, Türk futbolunun geldiği kademeyi, yeni yetişen oyuncuları ve oyuncu takip etme ile yetiştirmenin inceliklerini anlattı.
Olağanda teknik yöneticilik yapmasını sağlayacak UEFA dokümanına sahip olduğunu fakat son 10 yıldır genç yetenek arama-tarama gruplarının yöneticiliğini üstlendiğini belirten Pekmezci, Arda Güler’in A Ulusal Kadro’ya çağırılmasını sevinçle karşıladığını, onun karakteri, azmi, iradesi, terbiyesi ve yetenekleriyle epeyce değerli bir oyuncu olduğunu kaydetti.
Bir İtalyan gazetesinin “bu biçimde yetenek yüz yılda bir gelir” başlığıyla verdiği Arda Güler haberine vurgu yapan Pekmezci, “Çok takip edilen bir gazetede bu söz fazlaca büyük bir onur. Bu kelam aslında iki sene evvel bir daha AA ile yaptığımız röportajda bana aitti. Savlı mıydı? Evet iddialıydı. Lakin ben Arda’nın Gençlerbirliği Kulübünden liderimizin vasıtasıyla alınması sürecinde de bunu Sayın Ali Koç’a anlattım. ‘Bu çocuk şayet gerçek bir projelendirme yapılırsa, yetenek idaresi konusunda üzerimize düşeni yaparsak, 16 yaşında A Ulusal Kadro’da oynar, 17 yaşında attığı frikik golleriyle tribünleri ayağa kaldırır.’ demiştim.” sözlerini kullandı.
Bu anlatımının şaşkınlıkla karşılandığını lakin daha evvel Çağlar Söyüncü’nün keşfedilmesini de sağladığı için savlı olduğunu vurgulayan Pekmezci, oyuncularla ilgili bu çeşit argümanlı laflar için bilmenin yetmeyeceğinin, kimi vakit hissetmek gerektiğinin altını çizdi. Pekmezci, “İyi oyuncuyu hissetmek için saatlerce, günlerce, aylarca karşılaşma izlemek, okumak, konuşmak, düşünmek, tartışmak lazım. İklimde konuşabileceğiniz, tartışabileceğiniz epey insan yok maalesef. O yüzden de kimi vakit Don Kişot üzere hissediyorum kendimi.” diye konuştu.
Arda Güler’in bundan daha sonraki Türk çocuklarının gerek Avrupa’da gerekse Türkiye’de bakış açısını değiştirecek bir model oluşturduğunu anlatan Pekmezci, şöyleki devam etti:
“Allah razı olsun ondan. Çok uğraş sarf ederek yaptı bunu. Bundan daha sonraki süreçte ben Arda’nın da açtığı yoldan Türk futbolunda önemli bir ihtilal yaratılabileceğine inanıyorum. Bunun için oturup konuşmak, düşünmek, tartışmak lazım yalnızca. Ben daima söylemiş oldum, güldüler alışılmış. Brezilya senelerdan beri 1 milyar dolara ya da avroya yakın futbolcu ihracatı yapıyor ve 10 milyonluk Portekiz son 10 yıldır futbolun rönesansını yaşıyor. Biz bunu niye yapamıyoruz, yapmak fazlaca mu güç, nereye bakmamız gerekiyor? Bunları biraz tartışabilirsek bence sonuç almak hayli kolay olsa gerek.”
“Çocuklar Arda üzere olmak isteyecek”
Bugüne kadar 600 bine yakın oyuncu izlediklerini aktaran Pekmezci, yetenek tespiti kadar yetenek idaresi ile pazarlamanın da kıymetli olduğunu anlattı.
Arda Güler’in Türk gençleri için ikonik bir simge haline geldiğini ve yeni bir sureci temsil ettiğini lisana getiren Serhat Pekmezci, “Şimdi, ‘Arda üzere olmak’ diye bir kavram oluştu. Nedir bu? 16-17 yaşında da fazlaca yarışmacı, daima şampiyonluğu hedefleyen bir kadroda mühlet alabilmek, gol atmak, asist yapmak, sonuca tesir etmek. Saha haricinde karakteriyle, tutumuyla, stiliyle, yediden yetmiş yediye her insanın sevdiği bir profil olmak. Bundan daha sonra ‘Arda üzere olmak’ denen bir şey ortaya çıkacak. Yani bu bir marka haline gelecek ve dünyanın her yerinde çocuklar Arda üzere olmak isteyecek.” değerlendirmesinde bulundu.
“20 yıldır Fenerbahçe’de oynuyormuş üzere öz güvenli”
Oyuncuları yıldız yapan en kıymetli faktörün aile ve birinci yetiştiriliş üslubu olduğuna dikkat çeken tecrübeli gözlemci, ailesi tarafınca öz inançlı yetiştirilen Arda Güler’in alana çıktığında 20 yıldır Fenerbahçe’de oynuyormuşçasına bir rahatlığı bulunduğunu vurguladı.
Arda Güler’le birinci müsabakasının, öteki bir futbolcu izlemek için gittiği Ankara’daki bir 14 yaş altı maçında gerçekleştiğini belirten Pekmezci, “Yaklaşık 60 dakika falan beni inanılmaz büyüledi. Etraf denetimi, topa birinci teması, üç atılım daha sonrası düşünmesi, durum yaratması… O dönemde da grubunun mağlup olmasından dolayı büyük sorumluluk alması, yenilgisi kabul etmemesi, irade göstermesi, kazanma odaklı olduğunu bana hissettirdi.” biçiminde konuştu.
Bu oyuncunun maç görüntülerini bir biçimde Fenerbahçe Kulübü Lideri Ali Koç’a ulaştırdığını ve bunun üzerine kendisiyle temas kurulduğunu anlatan Pekmezci, “Başkana hayli tezli konuştum. ‘Bu çocuk 16 yaşında oynayamazsa ben mesleği bırakırım, 17 yaşında A ulusal olacak, gol atıp attıracak, bütün dünya ve Avrupa Fenerbahçe’yi bu oyuncu üzerinden tanıyacak.’ dedim.” sözlerini kullandı.
Uzman gözlemci, Arda Güler’in son devirde ekonomik meşakkatler yaşamaya başlayan Gençlerbirliği’nden 200 bin lira ve satıştan yüzde 20 hisse karşılığında, yetiştirme tazminatları da ödenerek transfer edildiğini lisana getirdi.
“Yüzlerce yetenek heba oldu”
Arda Güler üzere yüzlerce oyuncu olduğunu savunan Pekmezci, oyuncuların gerçek vakitte tespit edilmesi gerektiğine değinerek, “Yeteneği yönetme konusunda epey büyük arızalar var. Akademi yöneticilerinin, altyapı antrenörlerinin, psikologların hayli değerli bu iş için aylarca, senelerca baş patlatmış olması lazım. Lakin görüyorum ki akademide antrenörlük yapan beşerler, yani kusura bakmasınlar, her yerde söylüyorum lakin epey idealist değiller.” halinde görüş belirtti.
Türkiye’de makale yayımlayan, bilimsel sunum yapan bir akademi yöneticisi duymadığına işaret eden Pekmezci, “Arda birinci bulduğumuz yetenek mi? Hayır. Yüzlerce yetenek heba oldu. Kimisi babasının taraftarlığı yüzünden, kimisi Altınordu’da bizim anlatmaya çalıştığımız, dezavantajların görülmemesi yüzünden, farklı farklı sebeplerden… Arda bulduğumuz birinci yetenek değil ki.” diye konuştu.
“Verdiğim isimlerin doruğuna üşüşecekler”
Kamuoyunun fazlaca beklentiye girdiği birtakım futbolcuların kaybbulunmasına yeteneğin yönetilememesi meselesinin sebep olduğunu vurgulayan Pekmezci, “Ben örneğin size burada isim versem, verdiğim isimlerin zirvesine üşüşecekler. Yani benim söylemiş olduklerime en hassas bölümün menajerler olması da epey enteresan bir durum. Türkiye Futbol Federasyonu var, akademi yöneticilerimiz var, kulüp liderlerimiz var. Burada dört tane isim söylesem, yarım saat daha sonra hepsinin anne babası beni arayıp ‘Telefonlar susmuyor.’ diyecek. Zira en kolay para kazandıracak formül.” dedi.
Futbolcu ailelerini menajerlerin değil futbol alımlarının ve ilgili kurumların araması gerektiğini vurgulayan Pekmezci, “Oyuncunun profesyonel gruba çıkıncaya kadarki en gizli ilgi kurabileceği kişi anne, büyüdüğü kulüp idaresi ve federasyondur. O yüzden de UEFA ve FIFA oyuncuların 18 yaşından evvel imza atmasını istemiyor. Yani bir oyuncuyu niye kulübü yönetmesin?” biçiminde konuştu.
“Başkana rapor sunulsa, 10 tane daha Arda kazanmış olacaktık”
Her sorumlunun kendi üzerine düşeni yapması durumunda futbolda sorun kalmayacağını kaydeden Pekmezci, kelamlarını şöyleki sürdürdü:
“Ben kulüpten ayrıldım. Bağımsız bir kontrol şurası olsa, mevzuyu derinlemesine araştırıp lidere bir rapor sunsa, tahminen on tane daha Arda kazanmış olacaktık. Bu süreçte bir tane Altınordu’ya, teğe tane de Beşiktaş’a inanılmaz yetenekte ve kalitede iki tane oyuncu gitti. Kaçırdı Fenerbahçe. O periyot liderimizle temasa geçmiş, anlatmıştım. Artık liderimizle epeyce sağlıklı bir diyaloğumuz var. Pandemiden daha sonra planlamalar sekteye uğradı. daha sonrasında liderimizle ortamızda bir şey kalmadı. İrtibat bir biçimde koptu yahut kopardılar.”
“Oyuncuya bir meta olarak, para olarak bakarsanız, mesleğiyle ilgili onun ismine değil de biraz kendi ticaretinizle ilgili karar verirsiniz.” diyen pekmezci, “Arda Güler’i menajerlerden korumak için fazlaca savaştım, fazlaca hırpalandım. Tam aksine, menajerlere öneriyor diye de bir sürü tenkit aldım. Bunu kim çıkartıyor, nasıl yapıyor bilmiyorum. Benim için Arda, Türkiye’yi temsil edecek, anlatacak, karakteri, yeteneği, yaptıkları ve öz itimadıyla ulusal bir servet, bir marka. Bu benim için bir gurur. Bunun manevi hazzını yaşıyorum.” tabirlerini kullandı.
Son olarak, Arda Güler’in fizikî yeterliliği olmadığı için oynatılmadığı yorumlarına değinen Pekmezci, “Ben oynaması gerektiğiyle ilgili haddimi aşmayayım. Şu an Fenerbahçe’nin başında fazlaca yanlışsız bir hoca var. Bu mesleğe geçen sene başlamadı bu hoca. O Arda’yı ne vakit, ne biçimde oynatacağını hepimizden epeyce daha uygun biliyor. Ben şuradayım; Arda’nın yaşıtları Avrupa’da daima oynayabiliyor, Biz Arda’yı Jesus’un istediği fizikî kıvama niye getirmedik?” diyerek kelamlarını tamamladı.
Daha evvel hem Altınordu hemde Fenerbahçe’de altyapı şef oyuncu gözlemcisi olarak nazaranv yapan, Çağlar Söyüncü ile Arda Güler üzere oyuncuları keşfetmesiyle dikkat çeken Serhat Pekmezci, Türk futbolunun geldiği kademeyi, yeni yetişen oyuncuları ve oyuncu takip etme ile yetiştirmenin inceliklerini anlattı.
Olağanda teknik yöneticilik yapmasını sağlayacak UEFA dokümanına sahip olduğunu fakat son 10 yıldır genç yetenek arama-tarama gruplarının yöneticiliğini üstlendiğini belirten Pekmezci, Arda Güler’in A Ulusal Kadro’ya çağırılmasını sevinçle karşıladığını, onun karakteri, azmi, iradesi, terbiyesi ve yetenekleriyle epeyce değerli bir oyuncu olduğunu kaydetti.
Bir İtalyan gazetesinin “bu biçimde yetenek yüz yılda bir gelir” başlığıyla verdiği Arda Güler haberine vurgu yapan Pekmezci, “Çok takip edilen bir gazetede bu söz fazlaca büyük bir onur. Bu kelam aslında iki sene evvel bir daha AA ile yaptığımız röportajda bana aitti. Savlı mıydı? Evet iddialıydı. Lakin ben Arda’nın Gençlerbirliği Kulübünden liderimizin vasıtasıyla alınması sürecinde de bunu Sayın Ali Koç’a anlattım. ‘Bu çocuk şayet gerçek bir projelendirme yapılırsa, yetenek idaresi konusunda üzerimize düşeni yaparsak, 16 yaşında A Ulusal Kadro’da oynar, 17 yaşında attığı frikik golleriyle tribünleri ayağa kaldırır.’ demiştim.” sözlerini kullandı.
Bu anlatımının şaşkınlıkla karşılandığını lakin daha evvel Çağlar Söyüncü’nün keşfedilmesini de sağladığı için savlı olduğunu vurgulayan Pekmezci, oyuncularla ilgili bu çeşit argümanlı laflar için bilmenin yetmeyeceğinin, kimi vakit hissetmek gerektiğinin altını çizdi. Pekmezci, “İyi oyuncuyu hissetmek için saatlerce, günlerce, aylarca karşılaşma izlemek, okumak, konuşmak, düşünmek, tartışmak lazım. İklimde konuşabileceğiniz, tartışabileceğiniz epey insan yok maalesef. O yüzden de kimi vakit Don Kişot üzere hissediyorum kendimi.” diye konuştu.
Arda Güler’in bundan daha sonraki Türk çocuklarının gerek Avrupa’da gerekse Türkiye’de bakış açısını değiştirecek bir model oluşturduğunu anlatan Pekmezci, şöyleki devam etti:
“Allah razı olsun ondan. Çok uğraş sarf ederek yaptı bunu. Bundan daha sonraki süreçte ben Arda’nın da açtığı yoldan Türk futbolunda önemli bir ihtilal yaratılabileceğine inanıyorum. Bunun için oturup konuşmak, düşünmek, tartışmak lazım yalnızca. Ben daima söylemiş oldum, güldüler alışılmış. Brezilya senelerdan beri 1 milyar dolara ya da avroya yakın futbolcu ihracatı yapıyor ve 10 milyonluk Portekiz son 10 yıldır futbolun rönesansını yaşıyor. Biz bunu niye yapamıyoruz, yapmak fazlaca mu güç, nereye bakmamız gerekiyor? Bunları biraz tartışabilirsek bence sonuç almak hayli kolay olsa gerek.”
“Çocuklar Arda üzere olmak isteyecek”
Bugüne kadar 600 bine yakın oyuncu izlediklerini aktaran Pekmezci, yetenek tespiti kadar yetenek idaresi ile pazarlamanın da kıymetli olduğunu anlattı.
Arda Güler’in Türk gençleri için ikonik bir simge haline geldiğini ve yeni bir sureci temsil ettiğini lisana getiren Serhat Pekmezci, “Şimdi, ‘Arda üzere olmak’ diye bir kavram oluştu. Nedir bu? 16-17 yaşında da fazlaca yarışmacı, daima şampiyonluğu hedefleyen bir kadroda mühlet alabilmek, gol atmak, asist yapmak, sonuca tesir etmek. Saha haricinde karakteriyle, tutumuyla, stiliyle, yediden yetmiş yediye her insanın sevdiği bir profil olmak. Bundan daha sonra ‘Arda üzere olmak’ denen bir şey ortaya çıkacak. Yani bu bir marka haline gelecek ve dünyanın her yerinde çocuklar Arda üzere olmak isteyecek.” değerlendirmesinde bulundu.
“20 yıldır Fenerbahçe’de oynuyormuş üzere öz güvenli”
Oyuncuları yıldız yapan en kıymetli faktörün aile ve birinci yetiştiriliş üslubu olduğuna dikkat çeken tecrübeli gözlemci, ailesi tarafınca öz inançlı yetiştirilen Arda Güler’in alana çıktığında 20 yıldır Fenerbahçe’de oynuyormuşçasına bir rahatlığı bulunduğunu vurguladı.
Arda Güler’le birinci müsabakasının, öteki bir futbolcu izlemek için gittiği Ankara’daki bir 14 yaş altı maçında gerçekleştiğini belirten Pekmezci, “Yaklaşık 60 dakika falan beni inanılmaz büyüledi. Etraf denetimi, topa birinci teması, üç atılım daha sonrası düşünmesi, durum yaratması… O dönemde da grubunun mağlup olmasından dolayı büyük sorumluluk alması, yenilgisi kabul etmemesi, irade göstermesi, kazanma odaklı olduğunu bana hissettirdi.” biçiminde konuştu.
Bu oyuncunun maç görüntülerini bir biçimde Fenerbahçe Kulübü Lideri Ali Koç’a ulaştırdığını ve bunun üzerine kendisiyle temas kurulduğunu anlatan Pekmezci, “Başkana hayli tezli konuştum. ‘Bu çocuk 16 yaşında oynayamazsa ben mesleği bırakırım, 17 yaşında A ulusal olacak, gol atıp attıracak, bütün dünya ve Avrupa Fenerbahçe’yi bu oyuncu üzerinden tanıyacak.’ dedim.” sözlerini kullandı.
Uzman gözlemci, Arda Güler’in son devirde ekonomik meşakkatler yaşamaya başlayan Gençlerbirliği’nden 200 bin lira ve satıştan yüzde 20 hisse karşılığında, yetiştirme tazminatları da ödenerek transfer edildiğini lisana getirdi.
“Yüzlerce yetenek heba oldu”
Arda Güler üzere yüzlerce oyuncu olduğunu savunan Pekmezci, oyuncuların gerçek vakitte tespit edilmesi gerektiğine değinerek, “Yeteneği yönetme konusunda epey büyük arızalar var. Akademi yöneticilerinin, altyapı antrenörlerinin, psikologların hayli değerli bu iş için aylarca, senelerca baş patlatmış olması lazım. Lakin görüyorum ki akademide antrenörlük yapan beşerler, yani kusura bakmasınlar, her yerde söylüyorum lakin epey idealist değiller.” halinde görüş belirtti.
Türkiye’de makale yayımlayan, bilimsel sunum yapan bir akademi yöneticisi duymadığına işaret eden Pekmezci, “Arda birinci bulduğumuz yetenek mi? Hayır. Yüzlerce yetenek heba oldu. Kimisi babasının taraftarlığı yüzünden, kimisi Altınordu’da bizim anlatmaya çalıştığımız, dezavantajların görülmemesi yüzünden, farklı farklı sebeplerden… Arda bulduğumuz birinci yetenek değil ki.” diye konuştu.
“Verdiğim isimlerin doruğuna üşüşecekler”
Kamuoyunun fazlaca beklentiye girdiği birtakım futbolcuların kaybbulunmasına yeteneğin yönetilememesi meselesinin sebep olduğunu vurgulayan Pekmezci, “Ben örneğin size burada isim versem, verdiğim isimlerin zirvesine üşüşecekler. Yani benim söylemiş olduklerime en hassas bölümün menajerler olması da epey enteresan bir durum. Türkiye Futbol Federasyonu var, akademi yöneticilerimiz var, kulüp liderlerimiz var. Burada dört tane isim söylesem, yarım saat daha sonra hepsinin anne babası beni arayıp ‘Telefonlar susmuyor.’ diyecek. Zira en kolay para kazandıracak formül.” dedi.
Futbolcu ailelerini menajerlerin değil futbol alımlarının ve ilgili kurumların araması gerektiğini vurgulayan Pekmezci, “Oyuncunun profesyonel gruba çıkıncaya kadarki en gizli ilgi kurabileceği kişi anne, büyüdüğü kulüp idaresi ve federasyondur. O yüzden de UEFA ve FIFA oyuncuların 18 yaşından evvel imza atmasını istemiyor. Yani bir oyuncuyu niye kulübü yönetmesin?” biçiminde konuştu.
“Başkana rapor sunulsa, 10 tane daha Arda kazanmış olacaktık”
Her sorumlunun kendi üzerine düşeni yapması durumunda futbolda sorun kalmayacağını kaydeden Pekmezci, kelamlarını şöyleki sürdürdü:
“Ben kulüpten ayrıldım. Bağımsız bir kontrol şurası olsa, mevzuyu derinlemesine araştırıp lidere bir rapor sunsa, tahminen on tane daha Arda kazanmış olacaktık. Bu süreçte bir tane Altınordu’ya, teğe tane de Beşiktaş’a inanılmaz yetenekte ve kalitede iki tane oyuncu gitti. Kaçırdı Fenerbahçe. O periyot liderimizle temasa geçmiş, anlatmıştım. Artık liderimizle epeyce sağlıklı bir diyaloğumuz var. Pandemiden daha sonra planlamalar sekteye uğradı. daha sonrasında liderimizle ortamızda bir şey kalmadı. İrtibat bir biçimde koptu yahut kopardılar.”
“Oyuncuya bir meta olarak, para olarak bakarsanız, mesleğiyle ilgili onun ismine değil de biraz kendi ticaretinizle ilgili karar verirsiniz.” diyen pekmezci, “Arda Güler’i menajerlerden korumak için fazlaca savaştım, fazlaca hırpalandım. Tam aksine, menajerlere öneriyor diye de bir sürü tenkit aldım. Bunu kim çıkartıyor, nasıl yapıyor bilmiyorum. Benim için Arda, Türkiye’yi temsil edecek, anlatacak, karakteri, yeteneği, yaptıkları ve öz itimadıyla ulusal bir servet, bir marka. Bu benim için bir gurur. Bunun manevi hazzını yaşıyorum.” tabirlerini kullandı.
Son olarak, Arda Güler’in fizikî yeterliliği olmadığı için oynatılmadığı yorumlarına değinen Pekmezci, “Ben oynaması gerektiğiyle ilgili haddimi aşmayayım. Şu an Fenerbahçe’nin başında fazlaca yanlışsız bir hoca var. Bu mesleğe geçen sene başlamadı bu hoca. O Arda’yı ne vakit, ne biçimde oynatacağını hepimizden epeyce daha uygun biliyor. Ben şuradayım; Arda’nın yaşıtları Avrupa’da daima oynayabiliyor, Biz Arda’yı Jesus’un istediği fizikî kıvama niye getirmedik?” diyerek kelamlarını tamamladı.