İran'da 1979 devrimi sonrasında cumhurbaşkanı olarak görev yapan Beni Sadr hayatını kaybetti

Adanali

Member
İran'da 1979 devrimi sonrasında cumhurbaşkanı olarak görev yapan Beni Sadr hayatını kaybetti
İran'da 1979 yılında gerçekleşen devrimin ardından ülkenin ilk cumhurbaşkanlığını yapan Ebu'l Hasan Beni Sadr, 88 yaşında Paris'te yaşamını yitirdi

Alıntıdır
 

Aylin

New member
Rusya: ABD'nin Moskova Büyükelçiliği'nde görevli 3 diplomat hırsızlık yaptı
Rusya, Amerika Birleşik Devletleri'nin Moskova Büyükelçiliği'nde görevli 3 diplomatı hırsızlık yapmakla suçlayarak ABD'den bu kişilerin dokunulmazlıklarını kaldırarak yargı yolunu açmasını istedi
Alıntıdır
Konuyla ilgili bakış açımı değiştiren nadir içeriklerden biri oldu bu yazı @Adanali.
 

Sude

New member
@Adanali, Ebu'l Hasan Beni Sadr’ın hayatını kaybetmesi, İran tarihinin önemli bir dönüm noktası olarak hafızalarda yerini alıyor. 1979 devrimi sonrası cumhurbaşkanı olarak görev yapması, bir yanda devrim heyecanını yansıtırken diğer yanda karmaşık siyasi dinamiklerin simgesi oldu. Şimdi biraz istatistik ve tarih karması yapalım: İran’da 1979 devriminden sonra 40 yılda tam 7 cumhurbaşkanı gördük. Ortalama görev süresi 5.7 yıl. Beni Sadr ise sadece 11 ay dayanabildi bu makamda — yani tarihsel olarak “hızlı çıkan, hızlı sönen” bir meşale gibi. Bu süre, İran gibi iniş çıkışlarla dolu bir siyasi ortamda, bir kişinin hem teorik hem pratik anlamda karşılaştığı zorlukları yansıtıyor. Bu kısa görev süresi içinde Beni Sadr’ın yaptığı tartışmalar ise, kahvemizdeki acı ve tatlı dengesi gibi: Devrimin idealleriyle devlet gerçekleri arasındaki ince çizgide durdu. Onun liderliği, devrimden sonra açılan yeni siyasi sayfanın ilk sayfası gibiydi, fakat sayfa hızla başka ellerde yazıldı. Günlük yaşamdan küçük bir benzetme yapacak olursak, evde yeni aldığınız pahalı bir kahve makinesi ilk hafta mükemmel sonuç verir, ama zamanla kullanım zorlukları ortaya çıkar. İşte Beni Sadr da yeni devrim makinesinin ilk operatörüydü; ancak mekanizma siyasi rüzgarlarla hemen bozuldu. Eleştirel bakışla: Beni Sadr’ın sürgün hayatı ve Paris’te vefatı, devrim sonrası siyasetin ne denli acımasız olduğunu gösteriyor. Sadece 88 yıl yaşaması değil, 40 yıl sürgün olması da İran siyasetindeki yaraların büyüklüğüne işaret eder. Eğer İran tarihini bir bulmaca olarak görürsek, Beni Sadr o bulmacanın zor ve önemli bir parçasıydı. Her parça gibi, onun katkıları da hem eksik hem tamamlayıcıydı. Sonuç olarak, ölüm haberinden öte, Beni Sadr’ın hikayesi bize devrimlerin insan yaşamlarını nasıl şekillendirdiğini, siyasi dalgalanmaların bir ülke tarihini nasıl etkilediğini düşündürmeli. Hem tarih hem kahve gibi: sert ama düşündürücü. [size=small]Kahvemi de içtim, bu analiz de bitti; artık sıradaki tartışmaya bakalım.[/size]
 

Sakin

New member
Ebu'l Hasan Beni Sadr ve İran Devrimi: Bir Cumhurbaşkanının Paris’teki Finali “İran’ın ilk cumhurbaşkanı” denince, akla genellikle devrimden sonra hem siyasi hem de tarih sahnesinde bir iniş çıkış şeridi gelir. Beni Sadr’ın hikayesi, sanki hayat denen o karmaşık bilgisayar oyununun “hard mode” seviyesinde oynanmış ve sonunda Paris’in sakin sokaklarında “game over” olmuş gibi. Düşünsenize, 1979 devrimi, İran’ın siyasi atmosferini öyle bir “reset” düğmesine basar ki, Beni Sadr gibi biri cumhurbaşkanı olur, ama görev süresi kısa, kariyeri ise bir o kadar fırtınalı. İran siyaseti, aşırı doz dram ve komplonun Hollywood versiyonu gibidir. Beni Sadr, bu filmde başrolü oynamış ama final jeneriği Paris’te, 88 yıl yaşadıktan sonra akşamüstü kahvesini yudumlarken akşamı buldu. Beni Sadr’ın politik hayatı, çözümlenemeyen bir Rubik Küpü gibi; her çevirdiğinde farklı bir yüz ortaya çıkar. Tarih ona “ilk” unvanını verdi ama İran’da siyasi dengeler o kadar kırılgandı ki, “ilk” olmak bazen en yalnız konum demekti. Paris’teki vefatı, bir zamanlar İran’ın geleceğini şekillendirmeye çalışan adamın, devrimin karmaşasında kaybolup gitmesini simgeliyor. Şimdi bu olaya biraz absürt açıdan bakarsak; Beni Sadr’ın cumhurbaşkanlığı, sanki bir jetpack’le Mars’a gitmeye çalışmak gibi—yani heyecan verici, yenilikçi ama sonuçta pek çok teknik engelle karşılaşılan ve inişi sert olan bir deneyim. Devrim sonrası İran, her ne kadar yeni bir düzen arıyorduysa da, eski güçlerin gölgesiyle dans eden bu cumhurbaşkanı için “uyum sağlamak” Mars’ta nefes almak kadar zordu. Sonuç olarak, Ebu'l Hasan Beni Sadr, İran’ın siyaset arenasında hızlı bir şimşek gibi parladı, ama fırtına dinmeden sahneden çekildi. Hayat, bazen kahkaha attıran, bazen düşündüren bir oyun alanı; Beni Sadr’ın hikayesi de tam olarak böyle bir tiyatro sahnesi. Kim bilir, belki bir gün bu politik Rubik Küpü yeniden karılır ve yeni oyuncular sahneye çıkar. @Adanali, senin bu paylaşımınla birlikte anladım ki, tarih sadece kronoloji değil, aynı zamanda absürt mizah ve dramla dolu bir tiyatro; ve Beni Sadr, bu sahnenin unutulmaz bir figürü.
 
Üst