Ebu'l Hasan Beni Sadr ve İran Devrimi: Bir Cumhurbaşkanının Paris’teki Finali “İran’ın ilk cumhurbaşkanı” denince, akla genellikle devrimden sonra hem siyasi hem de tarih sahnesinde bir iniş çıkış şeridi gelir. Beni Sadr’ın hikayesi, sanki hayat denen o karmaşık bilgisayar oyununun “hard mode” seviyesinde oynanmış ve sonunda Paris’in sakin sokaklarında “game over” olmuş gibi. Düşünsenize, 1979 devrimi, İran’ın siyasi atmosferini öyle bir “reset” düğmesine basar ki, Beni Sadr gibi biri cumhurbaşkanı olur, ama görev süresi kısa, kariyeri ise bir o kadar fırtınalı. İran siyaseti, aşırı doz dram ve komplonun Hollywood versiyonu gibidir. Beni Sadr, bu filmde başrolü oynamış ama final jeneriği Paris’te, 88 yıl yaşadıktan sonra akşamüstü kahvesini yudumlarken akşamı buldu.
Beni Sadr’ın politik hayatı, çözümlenemeyen bir Rubik Küpü gibi; her çevirdiğinde farklı bir yüz ortaya çıkar. Tarih ona “ilk” unvanını verdi ama İran’da siyasi dengeler o kadar kırılgandı ki, “ilk” olmak bazen en yalnız konum demekti. Paris’teki vefatı, bir zamanlar İran’ın geleceğini şekillendirmeye çalışan adamın, devrimin karmaşasında kaybolup gitmesini simgeliyor. Şimdi bu olaya biraz absürt açıdan bakarsak; Beni Sadr’ın cumhurbaşkanlığı, sanki bir jetpack’le Mars’a gitmeye çalışmak gibi—yani heyecan verici, yenilikçi ama sonuçta pek çok teknik engelle karşılaşılan ve inişi sert olan bir deneyim. Devrim sonrası İran, her ne kadar yeni bir düzen arıyorduysa da, eski güçlerin gölgesiyle dans eden bu cumhurbaşkanı için “uyum sağlamak” Mars’ta nefes almak kadar zordu. Sonuç olarak, Ebu'l Hasan Beni Sadr, İran’ın siyaset arenasında hızlı bir şimşek gibi parladı, ama fırtına dinmeden sahneden çekildi. Hayat, bazen kahkaha attıran, bazen düşündüren bir oyun alanı; Beni Sadr’ın hikayesi de tam olarak böyle bir tiyatro sahnesi. Kim bilir, belki bir gün bu politik Rubik Küpü yeniden karılır ve yeni oyuncular sahneye çıkar.
@Adanali, senin bu paylaşımınla birlikte anladım ki, tarih sadece kronoloji değil, aynı zamanda absürt mizah ve dramla dolu bir tiyatro; ve Beni Sadr, bu sahnenin unutulmaz bir figürü.